0

1. Duyusal hareket (motor) dönemi (0–2/3 yaş)
- Çevreye uyum sağlamayı öğrenir.
- Bebekler doğuştan bazı refleksler ile dünyaya gelirler. İlk refleksler “emme ve yakalama”dır. 6. ve 8. aylarda ise refleksli davranışlardan amaçlı davranışlara geçer.
- 9-10. aylarda nesnelerin sürekliliği (kalıcılığı) ilkesi kazanır. Nesnelerin kalıcılığı; bebeğin          kendi görüş  alanının dışında kalsa dahi nesnelerin var olduğunu bilmesidir. Bu ilkenin kazanılması bebeğin belleği kullanmaya başladığını gösterir.
- Ses Bulaşması/Buluşması: Bir bebek ağlarsa, diğer bebeklerin de ağlamaya başlamasıdır.
- Doğadan Ayrışma: Kendini dış dünyadan ve nesnelerden ayırt eder.
- Ayrılık kaygısı yaşanır (anneden ayrılma korkusu)
- Temel öğrenmesi yaparak-yaşayarak öğrenme, problem çözme yöntemi deneme-yanılmadır.
- Devresel (döngüsel) tepkiler ortaya çıkar. 
  Döngüsel tepki; çocuğun önceden rastlantı sonucu bulduğu ve zevk aldığı hareketleri artık   “bilinçli” olarak sürekli yapmasıdır. Devresel tepki döngüsel tepkiyi de içine alır. Döngüsel tepkiler devresel tepkilerin başlangıcıdır. Devresel tepkiler 6 yaşına kadar devam eder. Duyusal-motor dönemde bu tekrarlar bedensel (motor) ağırlıklıdır, bu dönemden sonra (işlem öncesi dönemde) tekrarlar zihinsel ağırlıklı olmaya başlar. Mesela; ebru sekiz aylıkken rastlantı sonucu müzik kutusunun ipini çekmeyi keşfetmiştir. Ebru sekiz buçuk aylık olduğunda müzik kutusunun ipini artık isteyerek çekmekte ve bundan çok hoşlanmaktadır.
- Devresel tepkiler daha sonra tekrarlana tekrarlanan alışkanlıkları oluştururlar. 
- Model alma ve taklit etme kökenli davranışlar ortaya çıkar. 
- Çocuk, başlangıçta sadece görebildiklerini taklit eder. İlerleyen zamanlarda görmüş olduğu bir olayı, olay kalktıktan sonra tekrarlaması ertelenmiş taklittir.


2. İşlem öncesi dönem (2/3–7 yaş):
a) Sembolik dönem (2/4 yaş):
- Bu dönemin en önemli özelliği sembolik fonksiyonların ortaya çıkmasıdır. Çocuklar nesneler ortada yokken onu temsil eden bir sözcük, sembol veya varlığı zihinsel olarak ifade edebilirler. Bu nedenle dil gelişimi çok hızlıdır.
- Sembolik zekâ, düşünme ve oyun gelişimi başlar. Sembolik zekâ ve düşünme de bir nesneye sembolmüş gibi anlamlar yükler ve canlandırma yapar (iç temsil). Mesela; TV kumandasına çok meraklı bir çocuğun eline geçtiği terliğe kumanda gibi anlamlar yüklemesi.
- Sembolik oyun: Mesela; çocuk çubuklardan gemi yapıp su birikintilerinde onları yüzdürürler ve o gemilerin kaptanı olurlar. 
b) Sezgisel dönem (4–7 yaş): 
- Benmerkezci (Egosantrik düşünce) anlayış: Dünyayı başkaları açısından göremezler. Çevresindekilerin kendilerindekinden daha farklı bakış açılarına sahip olacağını anlamazlar. Kendi gördüğü ve düşündüğü şeyleri herkesin gördüğünü ve düşündüğünü zannederler. Dünyanın merkezi kendisidir. Her şeyin, herkesin her zaman kendilerini izlediğini düşünürler. Anne ona bakmak, güneş onu ısıtmak için vardır. Mesela; çocukların telefonda konuşurken elindeki bebeğin rengini soran babasına “Görmüyor musun? Kırmızı” diye cevap vermesi
- Paralel oyun: Benmerkezciliğin bir devamı olarak aynı anda, diğer çocuklarla bir arada olmalarına rağmen, diğerlerinin oyunlarına dikkat etmeden birbirlerinden bağımsız olarak her çocuğun kendi oyununu oynamasıdır.
- Monolog: Benmerkezcilikten dolayı, çocuğun karşısındakini dinlemeden, onun kendisini dinlediğini varsayarak konuşmasıdır. Mesela; Leyla annesine resim yapmak istediğini söyler. Annesi boyaları ve kâğıdı masaya bırakır. Leyla masaya oturur. Bir çiçek resmi çizerken yanında annesi olmadığı hâlde, “Bir çiçek, çiçek çizeceğim, çiçek yapacağım.” der. Leyla’nın resim çizerken yaptığı konuşmalar.
- Kollektif Monolog: Benmerkezcilikten dolayı,
çocuklar yanındaki arkadaşları kendilerini dinlemese dahi hep birlikte toplu konuşmalarıdır. 
- Animizm (canlıcılık): Canlı ve cansız nesneler arasında ayırım yapamamadır. Çocuk cansız nesnelere canlılık özellikleri yükler veya canlı varlıkları cansız varlık olarak görür. Mesela; Beş yaşındaki Ayşe, oyuncak bebeğiyle oynarken bebeğin kolunu kırmış ve ondan defalarca özür  dilemiştir. Oyuncak bebeklere yemek yedirmek, radyo üşümesin diye üzerini çarşafla örtmek.
- Kişilerin Sürekliliği Kazanılır: Çocuk, annesinin elbiselerini giyen bir kadının, kendi annesi olmadığını anlar. Babasının arabasındaki başka bir adamın babası olmadığını anlar.
- Sezgilerine dayalı olarak mantık yürütmeye ve problem çözmeye başlar. İlk akıl yürütmelerin başladığı dönemdir.
- Özelden özele akıl yürütme vardır: Olayları sadece geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünmesidir. Mesela; Mert ile Doğa oynarken Mert'in babası Doğa'ya kaç yaşında olduğunu sorar. Doğa 6 yaşında olduğunu söyler. Mert "Ben de 5 yaşındayım." der. Doğa'nın teyzesi "Mert 5, Doğa da 5 yaşında" der. Bunun üzerine Doğa teyzesine "Ben 6 yaşındayım, bir kere benim doğum günüm olurken sen evde yoktun." diyerek karşı çıkar. Doğa'nın, yaşını doğum gününde evde bulunmadığı için teyzesinin bilemeyeceğini düşünmesi özelden özele akıl yürütmedir . Okulda “B” harfinin okunuşunu “Bı” diye öğrenen bir çocuk, amcasının “Be” harfiyle başlayan üç isim say demesi üzerine cevap veremez. Amcası Bebek diye örnek verir. Çocuk olmaz ki. “Bı” ile başlayan demeliydin. Biz öyle öğrendik demesi. Her sabah ağabeyi kahvaltı yapan Hakan, ağabeyi ile kahvaltı yapmadığı bir sabah “Bugün sabah olmadı.” demesi.  
- Odaklanma (merkezleme): Çocuğun dikkatini bir olay ya da nesne ile ilgili özelliklerden yalnızca birisine verebilmesidir. Mesela; bir çocuğun annesinin bir anne olduğunu bilmekle beraber onun aynı zamanda bir eş, bir teyze, bir öğretmen olabileceğini anlayamaması.  Geçmiş durumları dikkate almadan şimdiki durum üzerinde odaklaşma da odaklanmadır. Mesela; beş yaşındaki Ayşe ailesiyle çıktıkları tatilde farklı yöreleri görme fırsatı bulmuştur. Anaokuluna başladığında, ilk derste öğretmeni “Tatilde nerelere gittiniz?” diye sormuştur. Ayşe söz almış, tatilde uğradıkları en son iki kasabanın ismini hatırlayabilmiş, ama daha önce gördükleri yerlerin ismini hatırlamakta zorlanmıştır.

Tek özelliğe göre sınıflama yapılır: Nesneleri tek özelliğe göre sıralayabilir ve sınıflandırabilir. Mesela; sarı, kırmızı, yeşil, mavi renklerle boyalı olan küçük, büyük ve orta büyüklükteki kare üçgen ve daire şeklindeki tahta parçalarını, ya sadece renklere göre ya sadece büyüklüklerine göre ya da sadece şekline göre sınıflayacaktır. Yani çocuk Orta boy kırmızı daireler ile Büyük yeşil üçgenler diye çok özelliğe dayanarak bir
sınıflama/gruplama yapamaz. 

Soru sorma: İlgi ve merak geliştiği için çocuk sürekli olarak sorular sormaya başlar.
- Yapaycılık: Doğal nesneleri, olayları birisinin yarattığını veya buna birisinin neden olduğunu düşünmesidir. Mesela; çocuğun, güneşi birisinin kibrit yakarak oluşturduğunu (buna bağlı olarak Güneş’in geceleyin ateşi söndürüldüğünü sabah ise yakıldığını) düşünmesi, birisinin muslukları kapatmadığı için sellerin oluştuğunu düşünmesi.
- Korunum ilkesi kazanılmamıştır: Bir nesnenin görünümü değiştiğinde; miktar, ağırlık ve hacminde de değişiklik olduğunu zanneder. 
- İşlemleri tersine çeviremezler: A=B’dir, fakat B=A değildir. Bir çocuğun okula giderken izlediği yoldan evine geri dönememesi. 1’den 10’a kadar sayabilen çocuğun 10’dan 1’e kadar da sayamaması.
- Büyüsel (Sihirli, Majik) Düşünme: Gerçek ile hayal olanı ayıramazlar. Mesela; Noel Baba’yı, Şirinler’i gerçek olarak kabul ederler. Taşların yaşadığına, ağaçların düşündüğüne inanırlar. 
- Yanlış Bağdaştırma: Birbiriyle her koşulda ilişkisi olmayan durumlar arasında bağ kurarak hatalı akıl yürütme işlemine denir. Mesela; en son hastaneye yatırıldığında eve bir bebekle dönen annenin tekrar hastaneye yatırıldığında eve yeni bir bebekle döneceğini çocuğun düşünmesi
- Ahlaki bağımlılık: Çocuk dıştan gelen (annebaba) yasa ve kurallara göre davranır.
- Bu dönemde henüz Parça ile bütün arasındaki ilişkiyi (sınıf içerme becerisi) kuramazlar. 

3. Somut işlemler dönemi (7–11 yaş)
- Mantıksal düşünme başlar: Sayıları kullanmayı ve kümelemeyi öğrenir. Somut özellikteki problemleri çözebilirken, soyut problemleri çözemez. Yaparak-yaşayarak öğrenme etkilidir. 
- Benmerkezci düşünceden uzaklaşır (Dağılma): Olayları ve dünyayı başkaları açısından görebilirler. Empati yapabilirler.
- İşlemleri tersine çevirebilir: Mesela; bir çocuk okula giderken izlediği yoldan evine geri dönebilmektedir . 1’den 10’a kadar sayabilen çocuğun 10’dan 1’e kadar da sayması.
- Nesneleri birçok özelliğe sıralama, sınıflama, karşılaştırma yapabilir (Üst düzey sınıflama).
- Odaktan Uzaklaşma: Nesneleri birçok özelliğe göre sınıflayabildiği için, birçok sayıda özelliği/değişkeni bir arada düşünebilir. Yani dikkatini olayın birkaç yönüne birden vererek, olayı diğer yönleriyle birlikte ele alabilir.
- Korunum ilkesi kazanılmıştır: Bir nesnenin mekân içindeki yeri, konumu, görünümünü değişse bile miktar, ağırlık ve hacminde değişiklik olmaz. Mesela; Şekli değişen hamur parçasının ağırlığının aynı olduğunun bilinmesi. Misketlerin sıralanışı değiştirilse bile sayılarının aynı kalması.
Özdeşlik (ayniyet): Nesneye herhangi bir şey eklenmemiş ya da nesneden bir şey çıkarılmamışsa nesnenin aynı kaldığının bilinmesidir. 

Ödünleme (telafi): Nesnenin bir boyutundaki değişimin (artışın) başka bir boyuttaki değişime (azalmaya) neden olduğunun kavranmasıdır.
Dönüşümsel Düşünme: Daha önce yaşanmış bir olayı kafasında canlandırıp anlatabilir.
- Yatay Dekalaj: Çocuğun bir korunum türü için öğrendiğini, başka bir korunum türüne aktaramamasıdır.
- Dönüşebilirlik: Bir nesnenin görünümü değişse bile yine aynı hale gelebileceğini kestirebilir. Mesela; bir buzun yeniden suya dönüşebileceğinin bilinmesi gibi.
- Dolaylı gerçeği kavrayabilme: Çocuk bir olayın ya da nesnenin sadece görülen ya da yüzeyde kalan tarafını değil görünmeyen ve yüzeyde kalmayan tarafını da algılar. Mesela; sarı renkli kapaklı bir kitabı, mavi renkli bir kaplıkla kapladığınızda gerçek rengini sorduğunuzda “Sarı” der ve gerçek rengini bilir. 
- Parça ile bütün arasındaki ilişkiyi (sınıf içerme becerisi) kurabilir. Yani bir sınıfa ait olan nesnelerin, başka bir sınıfın alt dizisi olabileceğini çocuk anlar. Örneğin köpekler hayvanlar sınıfının bir alt dizisini oluşturabilir.

4. Soyut (Formel) işlemler dönemi (11 yaş ve üstü): 
   Ergenlik dönemiyle başlar.
- Soyut düşünebilme başlamıştır. Soyut kavramları ve düşünceleri (özgürlük, adalet gibi) anlayabilerek mantık yürütebilir.
- Üst düzey akıl yürütebilir ve bilimsel düşünme gerçekleşir: Problemlerin çözümünde tümevarım, tümdengelim gibi akıl yürütme yollarını kullanır. Hipotez oluşturabilir ve test edebilir. 
- Bu dönemde üç türlü düşünme görülür. Benmerkezci, birleştirici ve göreceli düşünme 
Ergen Egosantrizm (Benmerkezcilik): Çocuk benmerkezciliğinden farklıdır. Bu dönemde bireyler, dünyanın kendi etrafta dönmediğini bilirler ve empati kurabilirler. Ancak kendi düşüncelerinin ve söylediklerinin en doğru olduğunu düşünür. Herkesin kendisiyle uğraştığını ve onu takip ettiğini (Hayali seyirciler) düşünür. Diğer insanların kendisiyle ilgili düşüncelerine aşırı önem verirler. Bu nedenle ayna karşısında bolca zaman geçirilir. Ergen kendine özgü dramatik senaryolar geliştirir. Mesela; hiç evlenemeyeceğini, iş bulamayacağını düşünür. Kendisini ünlü bir sporcu, film kahramanı olarak hayal eder. Kimsenin kendisi kadar sevemeyeceğini ve açı çekmediğini" düşünür. Çeşitli riskli davranışlar yaparak kahramanlık sergilemeye çalışırlar. Kendilerine zarar gelebileceğini düşünmezler. Bana bir şey olmaz derler. Bu davranışları engellendiğinde ise saldırgan tepkide (psikolojik tepkisellik teorisi) bulunurlar. Ergen birey, her şeyi yapabilecek güçte olduğu yönünde gerçek dışı düşüncelere sahip olabilir (Omnipotent düşünme). 

Bütünleştirici (Birleştirici) Düşünme: Bir problem durumunun birden fazla değişkeni (alt problemi) barındırdığını ve dolayısıyla bir problemin birden fazla çözüm yolunun bir araya getirilip birleştirilmesiyle çözülebileceğini kavramaktır. 
Göreceli Düşünme (Kişiye, zamana ve yere göre düşünme): Diğer bireylerin düşüncelerine göre kendi orijinal düşüncelerini geliştirir. Mesela; birey kendi ahlaki değerlerini geliştirir. Kendi doğruları ile başkalarının (anne-baba ya da öğretmenlerinin) doğruları arasındaki farkı anlar ya da birey bir fotoğrafa bakarken kendine göre sol taraf ile fotoğrafa göre sol taraf arasındaki farkı anlar.
- Tümevarımsal Düşünme: Tekil olan gözlem ve deneyimlerin birleştirilerek tümel (genel)  önermeler elde edilmesidir. İlk kez somut işlemler döneminde bu düşünme ortaya çıkmıştır.
- Tümdengelimsel Düşünme: Tümel (genel) önermelerden tek önermelerin elde edilmesidir. Mesela; Mustafa Öğretmen derste Cumhuriyet Döneminde elde edilen kadın hakları konusunda bir tartışma ortamı yaratır. Öğrencilerden Nazan söz alarak, “Atatürk kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesini sağlamasaydı, ben sınıf arkadaşım Kemal’le aynı sırada oturamayacaktım.” der.
- Hipotetik Düşünme: Problemlerin çözümünde sadece var olan somut yöntemler değil, çözüme ilişkin olası (farklı) yollar belirleyip (hipotez geliştirip) bunları test edebilmektir. Yani olası çözüm yolları geliştirip bunları belirli bir düzene göre yapmayı sağlayan düşünme sürecidir. 
- Esnek Düşünme: Bireyin kendi düşüncelerine saplanıp kalmaması, başka ihtimallerin de olabileceğini anlayıp düşünebilmesidir. Mesela; matematikte bir problemi hep aynı yolla çözmez, yeni başka yollar da bulup, benimseyebilir.
- Analoji (andırma): Aklın özelden özele izlediği yoldur. İki şey arasındaki bir ortak özellikten yola çıkarak, biri hakkında verilen bir yargıyı diğeri hakkında da vermektir. Mesela; kan dolaşımının şehirdeki trafik akışına benzetilmesi.

Yorum Gönder

 
Top